• Çağrı Merkezi : 0212 292 09 00
  • E-Mail :
Sosyal Medya

Nefesin İnsan Sağlığı İçin Önemi

Nefesin İnsan Sağlığı İçin Önemi

Nefesin İnsan Sağlığı İçin Önemi

Dr. Otto Warburg, 1931 yılında Nobel Tıp Ödülünü aldı. Ödüle layık görülen çalismasinin içeriği, günümüz insanının gerçek anlamda korkulu rüyası haline gelmiş olan kanser hastalığının, hücrelerde oksijen kullanımındaki azalmayla olan ilişkisi üzerineydi.

Sonraki çalismalar kanserli hücrelerin, havasız –anaerobik- ortamda geliştiğini ve gelişimlerini sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları enerjiyi ise glikozdan sağladıklarını gösterir. Günümüzde kanser hastaları için Ozon Tedavi Kürleri uygulanmaktadır.

Ozonun sadece kansere değil, uyku sorunlarından strese, romatizmal rahatsızlıklardan, şeker hastalığına kadar hemen hemen her fizyolojik ve psikolojik rahatsızlığın tedavisinde güvenle kullanıldığını ve tedavide büyük başarı sağladığı tesbit edilmiş durumdadır.

Günümüz insanının kanser riskinin yüksekliği, yaşadığı çevreyle neredeyse birebir ilişki içinde. Egzoz gazlarından her türlü rafine edilmiş gıdaya, kullandığı suyun içeriğinden sigara kullanımına kadar, gelişmiş metropol kültürünün insan hayatına yaptığı olumsuz etkileri hemen her gün yeni boyutlarıyla basın yayın organlarından ögrenmekteyiz.

Sigaranın kansere yol açma sebebi içindeki maddelerden ziyade dumanının kanda oluşturduğu karbon monoksit oranı. Kandaki karbon monoksit, oksijeni hücrelere taşiyan hemoglobine oksijene nazaran iki yüz kırk kat daha güçlü bağlanıyor.

Bu durum hücrelerin oksijen metabolizmasını yapmasına ciddi bir engel oluşturuyor. Kanserin oksijensiz ortamda geliştiğini yukarıda belirtmiştik. Ozon tedavisi de burada  devreye giriyor.

Ozon tedavisi, üç oksijen atomunun ( O3 ) kana verildikten iki-üç dakika sonra kandaki alyuvar hücrelerinde O2 + O1 haline dönüşmesi sonucu kanın oksijen yönünden zenginleştirilmesi esasına dayanıyor.

Bir süre evvel televizyondaki tıp içerikli bir programda konunun uzmanı olan operatör doktor, bel fıtığın tedavisinde  sigara içen insanların tam tedavi konusunda hiç şansları olmadığını söyleyince pür dikkat dinlemeye başladım. Normalde ölmüs sinirlerin yerlerine yenisini oluşturan bünye, sigara içen insanlarda bu sinirlerin yeniden yapılandırılması esnasında oksijene gereksinim duyduğunu, ama sigaranın ihtiyaç duyulan doyumda oksijenin kullanımına engel olduğu için yeni sinirlerin üretilemedigini söylüyordu.

Yukarıda bahsedilen rahatsızlıklar hemen hepimizin ortak korkularıdır. Ama bu korkuların gerçeğe dönüşmesine engel olmak mümkündür. Hemen her doktor, haftada 3-4 gün kırk dakika kadar egzersiz yapmanın ya da tempolu yürümenin bu riskleri ciddi oranda ortadan kaldırdığını söylemekte ve önleyici hekimlik olarak tavsiye etmektedir.

Egzersizden elde edilen fayda, vücuda giren oksijen miktarının artmasından kaynaklanmaktadır. Kendimizi daha zinde hissederiz çünkü, her bir hücremiz daha yüksek oranda oksijen teneffüs eder; beyin aldığımız her nefesin %’ 25’ini kullanır, görece daha fazla oksijen gittiği için daha berrak düşünür, daha gevşek ve neşeli hisseder, daha fazla toksin atar ve daha fazla faydalı hormon üretiriz. En basitinden endorfin gibi.

Yukarıda anlatılanlar doğru nefes almanın ne kadar önemli olduğunu aşağı yukarı ortaya koymaktadır.Nefes teknikleri kullanımı ile günlük yaşam içinde ve  dinlenme anlarında daha yüksek oranda oksijen kullanımına ulaşilabilmekte, daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sağlanabilmektedir.

Burnun Solunum Sistemi İçin Önemi

Burnumuz solunum sistemimizin ilk durağıdır. Önemi yeterince bilinmediği için kullanma konusunda da pek yeterli olmadığımız bu organımız gerçek anlamda bir mucize gerçekleştirir.

Soluduğumuz havada %’78 azot, %’21 oksijen, karbondioksit, neon ve diğer gazlar bulunur. Bununla beraber soluduğumuz havada  ayrıca tozlar ve atık olarak bulunan partikülller mevcuttur.

Burnumuz soluma esnasında havadaki bu partiküllerin büyük bir kısmını, doğada doğal olarak bulunan radyoaktif maddeleri, içindeki tüycükler aracılığı ile temizler. Bununlada kalmaz , kuru havayı nemlendirir, nemli havayı uygun nem düzeyine getirir, soğuk havayı ısıtır ve bu düzenlemeleri yaptıktan sonra, akciğerlere gönderir. Bu temizlenmiş ve uygun hale getirilmiş hava akciğerler aracılığıyla alveollere oradan da kan yoluyla hücrelere gider.

Temizlenen kandaki toksinler %’70 yakın bir oranda yine solunum yolu ile atılır. Burun dediğimiz bu mucize organ, bu işlemleri gerçekleştirirken en büyük yardımcısı olan  Diyafram dediğimiz ve karaciğer ile midenin üzerinden akciğerlere kadar olan bölümde yer alan körük şeklinde çalisan  bir kasın yardımını da alırsa daha yüksek ve kapasiteli nefeslere ulaşir.

Diyafram kasının da etkin bir şekilde solunuma katılması ile ulaşilan bu yüksek kapasiteli nefesler, kanın oldukça kaliteli bir şekilde temizlenmesini, beynin daha yüksek  oksijen kullanımını temin eder..

Nefes teknikleri çalismalarinin başinda, ağırlıklı olarak diyafram ve burnun kullanımı ögretilir.

Bir kere doğru ve kapasiteli nefes almaya başlayan bünye, çok kısa bir zamanda hücre bazında kendini yenilemeye ve dinçleşmeye başlar. Aldığımız her nefesin %25’inin beyin tarafından kullanılıyor.

Doğru ve yüksek kapasiteli nefeslerin ilk etkisi beynimizin daha sağlıklı çalismasi demektir.